top of page
  • Yazarın fotoğrafıVolkan Mirzalı

Akışta Kalarak Mutlu Olmak

🌊Pozitif psikolojide akış, bir etkinliği gerçekleştirmekte olan kişinin enerjik bir şekilde odaklandığını, tamamen dahil olduğunu ve etkinlik süresince keyif aldığını hissederek kendini tamamen etkinliğe verdiği zamanki zihinsel durumdur. Akış Teorisi, insanın gerçekte nasıl mutlu olacağını açık bir biçimde ortaya koyuyor. Mutluluk kontrolsüzce bir haz arayışından değil, bilinçli bir adanmışlıktan geçiyor.


🎨Mihaly Csikszentmihályi ve diğer araştırmacılar, yaptıkları işin içindeyken kendini kaybeden sanatçılardan etkilendikten sonra akışı araştırmaya başlamıştır. Sanatçılar, özellikle ressamlar işlerine öylesine kendilerini vermişlerdi ki yemek, su ve hatta uyku ihtiyaçlarını bile ihmal edebiliyorlardı.


🎯Optimal deneyimlere ilgi duyan ve olumlu deneyimler üzerinde duran başka araştırmacılar da özellikle okul ve iş dünyası gibi yerlerde akış kuramını çalışmaya başlamıştır. Akış kuramı Maslow ve Rogers’ın psikolojide hümanistik geleneği geliştirmelerinde etkili olmuştur. Akış, tarih boyunca çeştli kültürler tarafından bilinmiştir. Örneğin, Budizm ve Taoizm gibi inançların öğretileri akış kavramına benzeyen zihinsel durumlardan söz etmiştir.


🍁Akışta, duygular yalnızca göreve eşlik etmekte ve yönlendirilmekte değil; olumlu, harekete geçirilmiş ve görevle bir bütün halindedir. Akış etkinlik dışında başka hiçbir şeyden -kişinin kendi ve duyguları da dahil olmak üzere- etkilenmeyerek etkinliğe yoğun bir şekilde odaklanma olarak tanımlansa da, akışın özü, bir görevi gerçekleştiriyorken kendiliğinden bir sevinç hissi, hatta kendinden geçme hissetmektir.


🔎Csikszentmihályi’ye göre, akış tamamen bir noktada toplanmış motivasyondur. Kararlı bir biçimde kendini vermedir ve belki de duyguları, uygulama ve öğrenmenin hizmetinde kullanmada en üst düzey bir deneyimi temsil etmektedir.


Kuram, akış durumuna ulaşılabilmesi için gerekli olan üç koşuldan söz etmektedir:

  1. Birey net bir şekilde belli olan hedefleri olan bir etkinlikle meşgul olmalıdır; görevin yönünü ve yapısı belli olmalıdır.

  2. Eldeki görev açık bir şekilde ifade edilmiş olan ve anında olan geribildirimler vermelidir. Bu, bireyin değişebilen gerekliliklere uyum sağlamasına ve performansını akış durumunu sürdürebilecek şekilde ayarlamasına olanak sağlamaktadır.

  3. Bireyin eldeki göreve dair algılıyor olduğu zorluklar ve kendi becerileri arasında iyi bir denge olması gerekir. Birey, eldeki görevi tamamlama becerisinden emin olmalıdır.

🧊Akışın içinde kalmanın bazı zorlukları ilgisizlik, sıkılmak ve kaygıdır. İlgisiz bir durumda olmak, zorluklar az ve bireyin becerileri de az olduğu zaman eldeki görev için genel bir ilgi eksikliği ile karakterize olur. Sıkılma, zorluklar az, ancak bireyin becerileri zorlukların çok daha üstünde olup, birey daha fazla zorluk aradığı zaman ortaya çıkmaktadır. Son olarak, kaygı durumu, zorluklar bireyin halihazırdaki beceri seviyesini geçecek ve endişe ve tedirginliğe yol açacak kadar çok yüksek olduğu zaman ortaya çıkmaktadır. Akış, zorluklar bireyin beceri seviyesi ile örtüştüğü zaman ortaya çıktığı için sözü edilen durumlar akış durumu içerisinde olmaktan farklılaşmaktadır. Csikszentmihályi “Eğer zorlayıcılar çok azsa, birey zorlukları artırarak akış durumuna geri döner. Eğer zorluklar çok fazlaysa birey yeni beceriler edinerek akış durumuna geri dönebilir” demiştir.


📌İnsanın Anlam Arayışı kitabında Viktor Frankl şöyle diyordu: "Başarıyı hedeflemeyin, onu ne kadar çok hedeflerseniz o kadar kaçırırsınız. Çünkü başarı da mutluluk gibi takip edilemez; insanın kendisinden daha büyük bir yola kendisini adamasının istenmeyen yan etkisi olarak gelmelidir." Ototelik deneyim de tam olarak bu anlama geliyor. Yol güzel, varmak değil cümlesindeki manayı barındırıyor. Yani "gelecekte bir fayda beklentisi olmadan tek ödülü kendisi olan aktivite" anlamına geliyor.


Mutlu Pazarlar 🌷

39 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page