🌿Başka bir yerde olma arzusuyla mevcut anın kaçırılması ve istenen yere ulaşıldığında da mutlu olunamaması, derin felsefi düşünce gerektiren evrensel bir konudur. Bu durum, bir tür "eksiklik duygusu" ile ilişkilidir ve bireyleri mevcut anlarını tam anlamıyla yaşayamamaya sevk eder.
🧭Bu düşünce, felsefi açıdan "Hedonizm" ve "Epikürizm" gibi öğretilerle bağlantılıdır. Hedonizm, haz ve mutluluğun en yüksek değerler olduğunu savunurken, Epikürizm de basit ve doyurucu bir yaşamın arayışını öne çıkarır. Ancak, modern toplumda genellikle bolluk ve başarı, bu temel değerlerin önüne geçebilir. Bu durumda, hedefe ulaşıldığında dahi gerçek bir mutluluk ve içsel tatmin elde edilememesi kaçınılmaz hale gelebilir.
⛰Platon'un mağara alegorisi, bu durumu anlamamıza yardımcı olabilir. İnsanlar, gölgeleriyle sınırlı kalmış bir mağarada yaşayan mahkumlar gibi, gen often "başka bir yerde" daha iyi bir hayatın hayalini kurarlar. Ancak bu hayalin gerçekliği sorgulandığında, mağaradan çıkma cesaretini bulmak zor olabilir. Bu durumda, anın değerini anlamak ve gerçek mutluluğu keşfetmek önemlidir.
⚙Diğer bir perspektif ise Stoacılık felsefesinden gelir. Stoacılar, insanın kendi içsel durumuyla barış içinde olması gerektiğini savunurlar. Başka bir yerde olma arzusu, içsel huzuru bozabilir ve sürekli bir tatminsizlik duygusuna yol açabilir. Mevcut anı yaşamak ve kabullenmek, Stoacı öğretilerde vurgulanan bir prensiptir. Başka bir yerde olma isteği, aslında içsel bir eksiklik duygusundan kaynaklanabilir ve bu eksiklik, dışsal şartlardan bağımsız olarak içsel bir uyum bulunmadığı sürece giderilemez.
🛡Jean-Paul Sartre ise, özgürlük ve sorumluluk kavramları üzerinden bu durumu ele alır. Sartre'a göre, insanlar her an kendi gerçekliğini oluşturur ve içinde bulundukları durumu seçimleriyle belirlerler. Ancak, birçoğumuz bu özgürlüğü kullanmak yerine, içsel bir huzursuzlukla dolu olarak mevcut durumdan kaçma eğilimindeyiz. Bu durum, Sartre'ın "köle benlik" kavramıyla açıklanabilir. İnsanlar, özgürlüklerini kullanmak yerine, toplumsal beklentilere ve dış etkenlere göre yaşayarak içsel bir huzursuzluğa düşerler.
☯Japonların Wabi-Sabi düşüncesi de bu konuda derin perspektifler sunar. Uzak doğudaki inanışlar, arzuların insanları acıya sürüklediğini öğretirler. Başka bir yerde olma isteği de bir tür arzudur ve bu arzu, gerçek mutluluğun engelleyicisi olabilir. Anda kalmak, uzak doğu öğretilerinde öne çıkan bir konsepttir ve anın değerini anlamadan sürekli bir huzursuzluk içinde olmak kaçınılmazdır. Wabi- Sabi düşüncesinde minnettar olmanın, kusurdaki güzelliği görmenin ve mükemmellik için değil, yetkinlik için çabalamaya dikkat çekilir.
🎁İnsan doğası, sürekli olarak elde etme veya ulaşma arzusuyla güdülenmesi yolculuktan zevk almayı engellemektedir. John Lennon'unda söylediği gibi "hayat varmak istediğimiz yere ulaşmaya çalışırken başımızdan geçenlerdir"
Mutlu Pazarlar 🌷
Comments