"Ben başıma gelen şeylerin toplamı değilim, ben olmayı seçtiğim şeyim" diyor Carl Gustav Jung
📜Yaşamı izlemek ve yaşamın içinde oyuncu olmak felsefi olarak, birçok düşünürün derin yorumlarına konu olmuştur. Bu felsefi ikilem, önde gelen düşünürlerin bakış açıları üzerinden incelendiğinde, derinlemesine anlam kazanır.
📌Aristoteles, "Insan, doğuştan gelen bir amaç doğrultusunda yaşar" düşüncesini benimser. Bu düşünce, ihtiyaçların sadece biyolojik değil, aynı zamanda bireyin potansiyelini gerçekleştirmek için de önemli olduğunu vurgular. insanın varlığı, ihtiyaçlarını karşılamak ve daha yüksek bir amaca ulaşmak arasındaki dengeyi kurmaya dayanır.
📌Albert Camus, "Absürd İnsan" kavramıyla yaşamın anlamsızlığını vurgular. O, yaşamın içinde oyuncu olmanın, absürd bir dünyada anlam arayışının bir parçası olduğunu savunur. Oyunu kurallarıyla değil, kendi anlamıyla oynamak gerektiğini öne sürer.
📌Friedrich Nietzsche, "Ewige Wiederkehr" (Ebedi Dönüş) kavramıyla yaşamın tekrar edilebilir doğasını vurgular. O, her anı özenle yaşamanın ve tekrarlanabilir bir yaşamı reddetmenin önemini vurgular. Nietzsche'ye göre, yaşamın içinde oyuncu olmak, her anı dolu dolu yaşamakla mümkündür.
📌Jean-Jacques Rousseau, insanın ihtiyaçlarının sadece doğal ve basit olduğunu iddia eder. Ona göre, medeniyet ilerledikçe, insanlar daha fazla ihtiyaç edinir ve bu da mutsuzluğa neden olabilir. Bu düşünce, basit yaşamın ve doğal ihtiyaçların insanın varlığını daha iyi anlamasını vurgular.
📌Bireyin varlığını şekillendiren ihtiyaçlar, Søren Kierkegaard'un "özgünlük' kavramıyla da bağlantılıdır. Ona göre, bireyin içsel gerçekliği ve özgün varoluşu, bireyin kendi içsel ihtiyaçlarına dikkat etmesi ve bu ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yaşamasıyla mümkündür.
📌Jean-Paul Sartre, özgürlük ve sorumluluk kavramlarına odaklanır. O, insanın kendi gerçekliğini yaratma yeteneğine vurgu yapar. Yaşamın içinde oyuncu olmak, Sartre'a göre, özgürlüğünü kullanma ve kendi değerlerini belirleme sürecidir.
📌Yaşamı izlemek ve yaşamın içinde oyuncu olmak arasındaki fark, Martin Heidegger'ın "Dasein" kavramında açıklanır. O, varoluşun anlamını kavramaya çalışan insanın, dünyada bir "varolma" haline geçmesini savunur. Yaşamın içinde oyuncu olmak, Heidegger'a göre, kendi varoluşunu anlamlandırmak ve bu bağlamda bir birey olmaktır.
🎭Her biri, insanın varoluşunu anlamlandırma ve anlam yaratma çabasının temelinde, yaşamın içinde etkin bir oyuncu olma gerekliliğini vurgular. Tek bir başarı vardır. O da istediğimiz şekilde yaşamaktır" diyor Christopher Marley
Siz ne dersiniz?
Kommentare