top of page
  • Yazarın fotoğrafıVolkan Mirzalı

Denge Oyunu

Günümüzde Ukrayna da yaşanan savaş devlet yönetiminde tarih bilgisi ve diplomasi kültürü zor zamanlarda halkların kaderlerinin nasıl şekillendiğini çok net görmemize sebep oluyor. 28 yıl önce Sovyetler Birliğinin dağılması sonrası Ukrayna da kalan nükleer silahlar ve bu nükleer silahların imhası ile ilgili yapılan anlaşma geliyor benim aklıma. (https://lnkd.in/ecMSVFJG.)


Ukraynanın elinde o dönemden kalma nükleer silahlarının küçük bir bölümü bile kalmış olsa bugün yaşananlar olurmuyudu pek emin değilim. Devletlerin kendi istikballerini ilgilendiren durumlarda garantör diğer devletlere ve verilen sözlere asla güvenmemesi gerektiği ve hemen her şeyleri için kendi kaynaklarına güvenmesi gerektiğinin bir örneği yeniden tekrarlandı benim görüşüme göre.


Gözlerimiz önünde cereyan eden bu savaştan hareketle bizim de ülke olarak benzer bir süreçten birkaç kez geçtiğimizi düşünüyorum. Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki dış politikası, en kritik zamanlarda bile, görece küçük bir ülkenin diplomatik başarısı sayesinde dünyanın büyük güçlerine sözünü geçirebildiğinin canlı kanıtıdır. Türkiye o yıllarda çevresini saran yıkım ağının dışında kalmayı başardı; çünkü dış politikayı yönetenler savaşın dışında kalmak düşüncesinin rehberliğinde hareket ettiler,


Bugün pazar okuması olarak önerdiğim bu kitapta Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki her şeyi kendi kaynakları ile yapma çabasının, ama kaynak yetersizliği sebebi ile de taa o günlerden bugünlere kadar sirayet etmiş bazı güçlüklerin (tarım politikaları) sebeplerini, Lozan anlaşması sırasında aslında ne olduğu ve bu anlaşmanın nasıl imzalanabildiğini (Musul ve Adalar meselesinin özünü de) bulabileceksiniz.


Konuya kişisel yorumum ise bu kadar imkansızlığa rağmen elde etmiş olduğumuz diplomatik başarıların kaynağının kültürden geldiğidir. 1699 daki Zenta Muharebesi sonrası imzalanan Karlofça anlaşması ile beraber artık dünyanın en güçlüsü değil, güçlüler arasında denge oyunu oynayarak sürdürülebilirliği sağlayacak bir dış işleri politikası kültürü kazanacaktık.


Başarılara ve hedeflere değil kültürün kendisine odaklanmalıyız her zaman. Sonuçların ne olacağının sırrı sonuç almaya odaklanan çalışanların veya toplumun içinde olduğu kültür en önemli belirleyicidir.


16 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page