🙂Harvey Ross Ball, 1963'te ikonik gülen yüzü icat etmekle tanınır. O zamanlar, yerel bir sigorta şirketi olan State Mutual Life Assurance Company, Ball'a, toplumu neşelendirecek bir imaj tasarlaması için başvurdu. Şirket, olumlu bir çalışma ortamını teşvik edecek ve çalışanlarının ruhlarını ve moralini iyileştirecek bir sembol istiyordu.
🖊Ball yalnızca 10 dakika içinde, göz yerine iki siyah nokta bulunan parlak sarı bir daire ve bir gülümsemeyi temsil eden yumuşak, kavisli bir çizgiden oluşan, artık ünlü olan gülen yüzün taslağını çizdi. Tasarımın sadeliği ve evrensel çekiciliği, onu anında popüler hale getirdi.
💵Yaratıcı katkılarından dolayı Harvey Ross Ball'a 45 dolarlık mütevazı bir ödeme yapıldı. Yaratılışının dünya çapında en tanınabilir sembollerden biri haline geleceğini bilmiyordu.
📜“İnsan ve Sembolleri”nin araştırılması aslında insanın kendi bilinçdışıyla ilişkisinin araştırılması demektir. Dahası Jung’un bilinçdışı görüşünde bilinçdışı, bilincin büyük kılavuzu, dostu ve akıl hocası olduğu için doğrudan kavramlarla insanların ve onların spiritüel ihtiyaçları ile ilişkilendirir.
🔦Carl Jung'un Son yapıtı "İnsan ve Semboller" adlı eseri, analitik psikolojinin temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Dönüp kendi içine bakmak ve gördüğünün değerini fark ederek “ben”ine yaklaşmak isteyen bireye, dünyayı anlamlandırmaya çalışırken faydalanabileceği bir armağandır. Bu eserinde, Jung insan psikolojisini semboller aracılığıyla anlama çabasına odaklanır.
🎈Jung çok sayıda insan üzerinde gözlem yaparak ve onların rüyaları üzerinde çalışarak (en az 80.000 rüyayı yorumladığını tahmin etmektedir) rüyaların sadece rüya gören kişinin hayatıyla çeşitli derecelerde ilgili olduğunu değil, onların aynı zamanda büyük bir psikolojik öğeler ağının parçası olduğunu ortaya koydu. O ayrıca bunların bir bütün olarak belirli bir kurguyu ya da kalıbı izlediğini saptamıştır.
Düşler her gece farklı sahne ve imgeler ürettiklerinden dikkatli bir gözlemci olmayan bir kişi bir kalıp veya ana şema olduğunu muhtemelen bilemeyecektir.
"Benlik bilinçli kişilikten farklı olan ve yalnızca kişinin kendi düşlerini incelemesi yoluyla kavranabilen içsel bir yönlendirici faktör olarak tanımlanabilir. Bunlar benliğin kişiliğin olgunlaşmasını ve sürekli olarak genişlemesini sağlayan düzenleyici merkez olduğunu gösterir. Ama psişenin bu daha geniş, neredeyse bütünsel olan yönü önce sadece doğuştan gelen bir olanak olarak ortaya çıkar. Kişinin hayatı süresince onun pek azı ortaya çıkabilir ya da nispeten tam ve bütün olarak gelişebilir. Bunun ne kadar gelişebileceğini egonun benlikten gelen mesajları dinlemeye hazır olup olmamasına bağlıdır." Marie-Louise von Franz
"Öyle görünüyor ki ego doğa tarafından kendi keyfi dürtülerinin sınırsızca peşinden gitmek üzere geliştirilmemiştir, bütünlüğün -bütün psişenin- gerçekleştirmek için geliştirilmiştir. Bütün sistemi, bilinçlenmesine ve böylece gerçekleşmesine izin vererek aydınlatan egodur. Mesela ben egomun farkında olmadığı bir sanatsal yeteneğe sahipsem bundan hiçbir şey çıkmayacaktır. Bu durumda yetenek hiç var olmamış gibidir, çünkü ancak benim egom onu fark ederse gerçeğe dönüşebilir."
Marie-Louise von Franz
😊Bell'e bu kadar kısa sürede bu işi nasıl başardığı sorulduğunda içimden geldi şeklinde cevaplamıştır. Çağlar boyunca insanlar sezgisel olarak böyle bir iç merkezin var olduğunu fark etmişlerdir. Yunanlılar ilham perisi demişler, Mısır’da ise “Ba” (can) kavramıyla ifade etmişler.
🚩İnsan ve semboller arasındaki ilişkiyi anlamak, bireyin kendisiyle ve evrenle derin bir bağlantı kurmasına yardımcı olabilir.
👉Kitaptan edinilebilecek bazı temel kazanımlar ve bakış açıları:
1. Arketipik Semboller: Jung, insanların kolektif bilinçaltında ortak olan arketipik semboller üzerinde durur. Bu semboller, kültürler arası benzerlik gösterir ve insanlığın ortak deneyimlerinden türetilir.
2. Rüyaların Anlamı: Jung, rüyaların derin psikolojik katmanlardan bilgi sağlayan bir kaynak olduğunu savunur. Rüyaların içindeki sembollerin analizi, bireyin bilinçaltındaki gizli anlamları ortaya çıkarabilir.
3. Kişisel ve Kolektif Bilinçaltı: Jung, bilinçaltını kişisel ve kolektif olarak iki düzeyde ele alır. Kişisel bilinçaltı, bireyin öznel deneyimlerinden kaynaklanan sembollerle doludur. Kolektif bilinçaltı ise evrensel sembollerle bağlantılıdır.
4. Bireyleşme Süreci: Jung'un önemli kavramlarından biri de bireyleşme sürecidir. Bu süreç, bireyin kendi benliğine doğru evrimleşmesini ifade eder. Semboller, bu sürecin anlamını anlamada önemli bir rol oynar.
5. Dini Deneyimler ve Semboller: Jung, dini deneyimleri ve sembollerin bu deneyimlerdeki rolünü inceler. Dini sembollerin, bireyin manevi derinliği keşfetmesine ve anlam bulmasına nasıl yardımcı olduğunu açıklar.
Jung'un bu eseri, bireyin içsel dünyasının karmaşıklığını ve semboller aracılığıyla bu karmaşıklığı anlama çabasını derinlemesine inceler.
Comments