top of page
  • Yazarın fotoğrafıVolkan Mirzalı

İşletmelerin Yapay Zeka Destekli Bir Ekonomide Rekabet Edebilmek İçin Yeni Bir İşletim Modeline İhtiyacı Var

Salesforce'un araştırmasına göre yapay zeka (AI) ana akım haline geldikçe güven açığı da artıyor. Markalar müşteri katılımını geliştirirken verimliliği artırmak için üretken yapay zekaya yöneliyor. Teknoloji risklerine karşı dikkatli olan müşteriler ise güvene dayalı, düşünceli bir yaklaşım talep ediyor. Müşterilerin yüzde sekseni, insanların yapay zekanın çıktılarını doğrulamasının önemli olduğunu söylüyor.


Yapay zeka ana akım haline geldikçe genişleyen güven boşluğuna daha derin bir bakış, müşterilerin temkinli olmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. Şirketler verimliliğe odaklandıkça üretken yapay zeka, içerik oluşturmayı ölçeklendirerek zaman ve kaynak tasarrufu vaat ediyor.


Her 10 beyaz yakalı çalışanından altısı üretken yapay zeka kullanıyor veya kullanmayı planlıyor. Müşteriler ayrıca yapay zeka çağında insan dokunuşunun önemini vurguluyor. Müşterilerin yalnızca %37'si yapay zeka çıktılarının bir çalışanın çıktıları kadar doğru olduğuna güveniyor. Buna göre %81'i, bir insanın bu çıktıları gözden geçirip doğrulayarak döngüde yer almasını istiyor.


Makalede Çoğu sürecin otomasyona ve özerkliğe tabi olacağı, yapay zeka tarafından desteklenen bir dünyada, bir şirketin paydaş ihtiyaçlarını gerçek zamanlı olarak algılama yeteneği, yakın gelecekte sahip olunması gereken bir yetenek gereksinimi olacağı belirtiliyor. Yapay zeka teknolojilerini benimsemenin sadece bir seçenek değil, rekabet gücünü korumak isteyen işletmeler için stratejik bir zorunluluk olduğu savunuluyor.


Hiyerarşik yapılar ve doğrusal süreçler üzerine inşa edilen geleneksel operasyonel paradigmalar, yapay zekanın tüm potansiyelinden yararlanma konusunda yetersiz kalacağı belirtilmekte. Afşar, işletmelerin yapay zekanın dinamik yeteneklerinden yararlanabilecek daha çevik ve uyarlanabilir bir işletim modeline geçmesi gerektiğini öne sürüyor.


Bu dönüşümün anahtarı, yapay zekanın yalnızca bir araç değil, işin her alanına nüfuz eden dönüştürücü bir güç olduğunun kabul edilmesiyle başlıyor. Afşar, çalışanların yalnızca yapay zeka entegrasyonunda aynı zamanda yapay zekanın geliştirilmesine ve optimizasyonuna aktif olarak katkıda bulunduğu organizasyonlarda kültürel bir değişim ihtiyacının altını çiziyor. Makaleye göre bu kültürel uyum, hızla gelişen ortamda yeniliği teşvik etmek ve rekabet üstünlüğünü sürdürmek için hayati önem taşıyor.


Ustalaşılması gereken bir diğer önemli konunun işletmelerin verileri stratejik bir varlık olarak kullanması gerektiğini vurguluyor. Yapay zekanın mümkün kıldığı veri merkezli karar alma süreçlerinin, işletmelerin çalışma, yenilik yapma ve müşterilerine hizmet etme şeklini yeniden tanımlayacağı öne sürüyor. Ayrıca makale, kuruluşların verilerin etik ve sorumlu bir şekilde kullanılmasını sağlamak için sağlam veri yönetimi çerçeveleri geliştirmeye yatırım yapmaları gerektiğini ve gizlilik ve hesap verebilirlik konusunda artan endişeleri ele almaları gerektiğini öne sürüyor.


Makalede, yapay zekanın çeşitli iş fonksiyonlarına entegrasyonunun işbirlikçi bir yaklaşım gerektirdiğini, siloları ortadan kaldırdığını ve disiplinler arası ekipleri teşvik ettiğini savunuyor. Bu işbirlikçi yaklaşım, sinerjilerin kilidini açmak ve yapay zekanın tüm organizasyonel yelpazede bütünsel olarak uygulanmasını sağlamak için çok önemli görülüyor.


Ayrıca, işgücü için sürekli öğrenmenin ve beceri geliştirmenin önemi vurgulanıyor. Yapay zeka geliştikçe iş gücünün becerileri de gelişmelidir. Afşar, işletmelerin, çalışanların yapay zekanın yönlendirdiği ortamda etkili bir şekilde ilerlemek için gerekli bilgi ve becerilerle donatılması amacıyla sürekli eğitim programlarına öncelik vermesi gerektiğini ileri sürüyor.


Bu değişim, bir inovasyon kültürünün benimsenmesini, verilere stratejik bir varlık olarak öncelik verilmesini, işlevler arası işbirliğinin desteklenmesini ve sürekli öğrenmeye bağlı kalmayı içermektedir.

7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page